02.01.2025

Bakım Krizinin Görünümleri, İyilik Hâli ve Mekân

Bakım krizinin güncel görünümlerine ve görünmezliğine, bakım emeğinin kentteki mekânlarına ve iyilik hâlimize etkisi nedir?

YAZAN: Ceren Yartan, Mekanda Adalet Derneği

Bakım emeğinin "varlığını" ne zaman fark ederiz? Bu sorunun cevabı, çoğunlukla bakım vermek ya da almak durumunda kaldığımızda ortaya çıkar. Bu emeğin son dönemde daha fazla konuşulmaya başlamasında da muhtemel ki bakım ihtiyacının eskisi kadar kolay karşılanamaması, ikame edilememesinin bir rolü var. Varlığından çok yokluğuyla, görünmezliğiyle konuşulan bu emekte doğan “boşluğun” sonuçlarını yaşadığımız günlerdeyiz. Ben de bakım krizinin güncel görünümlerine ve görünmezliğine, bakım emeğinin kentteki mekânlarına ve iyilik hâlimize etkisine değineceğim.

Bakım krizinin görünümleri

Bu yazıya başlarken, ABD’nin prestijli üniversitelerinden birinden mezun ve varlıklı bir aileden gelen Luigi Mangiano’nun UnitedHealthcare CEO’sunu öldürmesi gündemi sarsmıştı. CEO cinayetinin tek şüphelisi olan bu genç adamın sosyal medyada övgüler alarak kahramanlaşması, ABD’de bakım hizmetlerinin aşırı finansallaşmış olmasına karşı bir tepki olarak yorumlandı. En zor zamanında tedavi masrafları sigorta şirketleri tarafından karşılanmayan birçok insan bu olay sonrası sosyal medyada hikâyelerini paylaştı. X’teki bir kullanıcıya göre Mangiano, bir türlü tedavi edilemeyen bel ağrısından dolayı “acıdan radikalleşmiş”[1] birisiydi.

Elbette bakım krizini anlamak için çok uzağa gitmemize gerek yok. Bakım, “bu gezegendeki insanların ve diğer canlıların büyük çoğunluğunun – ve gezegenin kendisinin – gelişip serpilebilmesi için gerekli olan politik, sosyal, maddi ve duygusal koşulları sağlama konusundaki bireysel ve ortak yetimizse”[2], bakım emeği de çocuk, engelli, özel gereksinimli bireyler ve yaşlıların bakımı ve desteklenmesini, okul öncesinden ileriye uzanan eğitim kademelerindeki emeği, terapi hizmetlerini, ücretsiz ev içi emeği ve hatta hayvan bakımını kapsayabiliyor. Öte yandan, hastanelerde şiddete uğrayan doktorlar, şehir hastaneleriyle sağlık hizmetlerinin çeperlere “sürülmesi”[3], denetimsiz sağlık sistemini yeni doğan bebekler üstünden suistimal eden çeteler, artan kreş, eğitim ve yaşlı bakım maliyetleri; çocuklar ve yaşlılar gibi grupların esenliğiyle ilgili kaygıların yükselmesi, Türkiye’de bir bakım krizinin ortasında olduğumuzu, bunun hem yerel hem de küresel düzlemde gerçekleştiğini gösteriyor. Bu krizde bakım emeğini almak ve vermek gitgide zorlaşıyor, toplumların bireylerin ihtiyaçlarını gözeteceği inancı azalıyor, insanlar yalnızlaşıyor. Ayça Örer’in Prof.Dr. Özgür Arun’la Türkiye’de yaşlanma üstüne gerçekleştirdiği röportajda Arun “Son beş yıldır verilere baktığımda fikrimi değiştirdim, bugünün verileriyle yorumlayacak olursak Türkiye yoksullaşarak yaşlanıyor. Bu toplumsal yaşamı dönüştürecek bir mesele.” saptamasını yaparak bu krizin gittikçe derinleşeceğine dikkat çekiyor.[4] Ücretli bakım emeği verenler de gittikçe kırılganlaşan koşullarda çalışmaya mahkûm ediliyorlar. Hepimizin her koyunun kendi bacağından asılması gerektiğine ikna olması bekleniyor. Böyle bir tabloda bize “bir şey” olursa sırtımızı dayayacağımız bir toplumsal mutabakatın varlığına olan inancımız azalıyor.

Genel bir eğilim olarak da bakım yükümlülüğü ya özel alanın, yani ailenin, özellikle de kadınların sorumluluğu olarak görülüyor ya da piyasa tarafından kâr ve hatta spekülasyon aracına dönüştürülüyor. Ne hanede ne de piyasada çözüm bulma imkânı olmayanlar büyük bir çaresizliğe itiliyor. Bu yılın Kasım ayında İzmir’in Selçuk ilçesinde anneleri hurda toplamaya gittiği sırada evde çıkan yangın sonucu beş çocuğun hayatlarını kaybetmeleri bu krizin en can yakan sonuçlarından biriydi.[5] Çocuklarını kreşe gönderecek maddi gücü olmayan ve toplumsal destekten yoksun, yalnız bir annenin geçim derdi ve bakım yükümlülükleri arasında çıkışı olmayan derin bir yoksulluğa saplandığını ve kamu otoriteleri tarafından da yalnız bırakıldığını gördük. Bakım emeği piyasayla ikame edilemediğinde ve kamu tarafından gözetilmediğinde bunun ağır sonuçları olabiliyor.

Bakım: Kutsiyet ile görünmezlik arasında

Bakım emeğinin güncel görünümünün ardında değersizleştirildiği, görünmezleştiği bir tarih var.[6] Feminist yazında çokça ortaya konduğu üzere, kadınların “doğal” sorumluluğu olarak görülen bakım emeği, kadının yapması gerektiği düşünülen ve bunun olağan karşılandığı ancak üretken ve değerli sayılmayan bir emek türü. Bu emek, toplumun yeniden üretilmesini ve canlılığın devam ettirilmesini sağlamasına rağmen ya annelik gibi roller üstünden kutsiyet atfedilen ya da sıradanlık içinde tamamen görünmezleştiği bir ikiliğe hapsolmuş durumda. İşte bu ikilik de bakım emeğinin gerçek niteliğini, yani hem emek hem de oldukça ilişkisel/duygusal bir boyutu olduğunu ve bu iki düzlemdeki değersizleştirme/zedelenmelerin sonuçlarını konuşmayı imkânsız hâle getiriyor. Ayrıca bakım işi, yalnızca özel alanın sınırlarında hayal edildikçe, bakım verenlerin iyi bileceği gibi, bakım vermenin karanlık yüzü diyebileceğimiz sosyal izolasyon artıyor. Türkiye’de anne olmadan önce çalışan lisealtı eğitime sahip kadınların önemli bir bölümünün çocuk sahibi olduktan sonra işgücüne ve dolayısıyla kamusal hayata bir daha geri dönememeleri bunun güçlü örneklerinden biri.[7]

Bakımın maddi bir yönü olmakla birlikte çok boyutlu ve çok ölçekli olmasından ötürü bir kapasite[8] olarak açıklanmasının daha uygun olacağını, bu kapasitenin de toplumsal, ekonomik vs. birçok dinamiğe bağlı olduğunu söyleyenlere hak verebiliriz. Bakım verebilmenin koşulu bu konudaki kapasitemizi sürdürebilmekse, bu kapasitenin devamlılığının kişisel ve toplumsal destek mekanizmalarının varlığına bağlı olduğunu da ekleyebiliriz. Yani bakımverenin bakma kapasitesi ekonomik ve sosyal açıdan ne derece yalnız bırakıldığıyla ters orantılı. Bu tabloda, bakım alanlar ve verenlerden oluşan devasa bir ağ, toplumun neredeyse tamamını kapsıyor. Bireyin tamamen kendine yetebileceği kabulünün aksine, insanın yaşam döngüsünün bazı dönemeçlerinin bakım emeğini zorunlu kıldığı açık. Bu nedenle, üyelerine “bakabilen” ve “sahip çıkabilen” bir topluma ulaşmanın yolunun da birbirimizle olan bağlarımızı kabul etmekten geçtiğini, az sonra değineceğim üzere bir toplumun iyilik hâlinin ancak bakımı merkeze alan bir zeminde sağlanabileceğini söyleyebiliriz. Bakımın hane/piyasa ikiliğinden çıkıp kolektifleşmesinin koşulları ise karşılıklı destek, ortak bir kamusal alan, (maddi ve maddi olmayan) kaynakların paylaşımı ve yerel demokrasinin[9] sağlanmasından geçiyor.

Bakımın mekânları ve iyilik hâlimiz

2022 - 2024 yılları arasında Mekanda Adalet Derneği olarak yaşadığımız kentlerin yönetimi ve tasarımının toplum sağlığı üzerindeki belirleyici rolünden yola çıkarak “Daha Adil Yerel Yönetimler İçin Kent Hakkını ve İyilik Hâlini Gözeten Kent Politikaları” adlı projeyi hayata geçirdik. Bu projeyle amacımız, iyilik hâlini yalnızca bireysel çaba ve beden sağlığına indirgeyen yaklaşımların aksine esenliğimizi mümkün kılan toplumsal ve mekânsal dinamiklere bakmak ve sonucunda kentsel politikalarda kesişimsel, bütünlüklü ve kapsayıcı bir yolun nasıl izlenebileceğini sorgulamaktı. Proje kapsamında; ruh sağlığı, kentsel dönüşüm, kentsel hafıza, hayvan hakları, bakım emeği, kıyılara erişim, yaya ulaşımı, parklar, sıcak dalgaları vb. birçok konuyu ele aldık.

Kentsel bağlamda bakım emeğini değerlendirdiğimizde kentlerde bakım kapasitesinin desteklenmesinin, iyilik hâlimizin en önemli belirleyicilerinden biri olduğunu görürüz. Bakımın gerçekleştiği alanları düşündüğümüzde hanelerden sonra akla; hastaneler, kreşler, okullar, özel eğitim kurumları, yaşlı bakım merkezleri ve parklar gibi mekânlar gelir. Bu mekânlara maddi ve fiziksel erişimimiz, kentteki bakım verme ve alma kapasitemizi doğrudan etkiler.

Deniz Ay’ın “Bakım Odaklı Belediyecilik” yazısında[10] belirttiği gibi, bakım konusunda göz ardı edilen ancak kritik bir rol oynayan faktörlerden biri kentsel mekândır. Ay, yalnızca mekânsal müdahalelerin yeterli olmayacağı vurgusuyla belediyelerin politikalarında bakım kapasitesini artırmayı merkeze almalarının önemine dikkat çekiyor. Kent arazisinin kreşler, çocuk merkezleri gibi projelerle bakım açığını kapatmak için kullanılmasının bu krizin çözümüne önemli bir katkı sunabileceğini belirtiyor.

Kentsel organizasyonun, bakım emeğinin kolektifleşmesini kolaylaştırıcı ya da zorlaştırıcı bir rol oynayabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle bakım verme sürecinde ortaya çıkan “zaman yoksulluğu” ve sosyal izolasyon, bakım verenlerin desteklenmesi için zaman ve sosyallik üretebilecek bir kent yaşamının önemini ortaya koyuyor. Bu nedenle anne/çocuk, özel gereksinimli bireyler ve yaşlılar gibi bakım alan/veren kişilerin kamusal hayata katılımını kolaylaştırmak yalnızca erişilebilirlikle sınırlı kalmamalı; istihdam, mekân kullanımı, ulaşım düzenlemeleri, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi alanlardan da desteklenmeli.

Bakım emeği tartışmalarının kent politikaları ekseninde daha fazla gündeme geliyor olması olumlu bir gelişme olsa da bakım krizinin etkilerini artarak hissedeceğimiz ilerleyen yıllarda bu açığı kapatmak için daha büyük adımlar atmamız gerekecek. Kolektif çözümler, yeni örgütlenme ve dayanışma biçimleri ile yerel yönetimlerin bakım odaklı geliştireceği uygulamaların önemi iyice artacak. Esenlikli bir topluma giden yolda bu krizden ancak görünmez olanı görünür kılarak ve politikalarımızın merkezine bakım odaklı politikalar ve iyilik hâlimizi koyarak çıkabileceğiz.

Kaynakça:

[1]“people will dissect the CEO shooter’s online presence for years but the question of ‘what radicalized him’ has a pretty obvious answer,he posted X-rays of his back surgery, he read multiple books about chronic back pain, he shot a health insurance CEO, he was radicalized by pain.” (2024, 10 Aralık). X. Erişim tarihi: Aralık 11, 2024, https://x.com/IwriteOK/status/1866276293777793264

[2] Hakim, J., Chatzidakis, A., Littler, J., Rottenberg, C., ve Segal, L. (2020). The Care Manifesto. Verso Books içinde. https://research-portal.uea.ac.uk/en/publications/the-care-manifesto.s.6.

[3] Kimyon, D. (2020, 4 Nisan). Şehir hastaneleri. Erişim tarihi 15 Aralık 2024, https://barisicinakademisyenler.net/node/2013

[4] Ayça, Ö. (2024, 15 Aralık). Özgür Arun: Türkiye hızla yaşlanmıyor, çoktan yaşlandı. Aposto. Erişim tarihi 15 Aralık 2024, from https://aposto.com/s/ozgur-arun-turkiye-hizla-yaslanmiyor-coktan-yaslandi

[5] İzmir’de bir evde çıkan yangında yaşamını yitiren 5 kardeş defnedildi - BBC News Türkçe. (2024, 12 Kasım). BBC News Türkçe. https://www.bbc.com/turkce/articles/cx2lp89194ko

[6] Hakim, J., Chatzidakis, A., Littler, J., Rottenberg, C., ve Segal, L. (2020). The Care Manifesto. Verso Books içinde. https://research-portal.uea.ac.uk/en/publications/the-care-manifesto

[7] Dayıoğlu, M. (2024). İşgücü piyasasında kadın ve görünmez emek. Şehir & Toplum, 29, s.16.

[8] Hakim, J., Chatzidakis, A., Littler, J., Rottenberg, C., ve Segal, L. (2020). The Care Manifesto. Verso Books içinde. https://research-portal.uea.ac.uk/en/publications/the-care-manifesto.s.13.

[9] Hakim, J., Chatzidakis, A., Littler, J., Rottenberg, C., ve Segal, L. (2020). The Care Manifesto. Verso Books içinde. https://research-portal.uea.ac.uk/en/publications/the-care-manifesto.s.46.

[10] Ay, D. (2024). Toplumsal yeniden üretim krizine müdahale için bakım odaklı “onarıcı” belediyecilik. Şehir & Toplum, 29.s.29.

*Bu yazı, Kent dergisinin Ocak-Nisan 2025 tarihli onbeşinci sayısında yayımlanmıştır.

*Derginin tamamını MBB Kültür Yayınları sitesinden buraya tıklayarak indirebilirsiniz.

Diğer İçerikler Blog

Kadınların Zaman Yoksulluğuyla Mücadele: Şefkatli Şehirler Tasarlamak
#Kültür#SürdürülebilirKalkınmaAmaçları

Kadınların Zaman Yoksulluğuyla Mücadele: Şefkatli Şehirler Tasarlamak

03.01.2025 Devamını Okuyun >
Kadınların Zaman Yoksulluğuyla Mücadele: Şefkatli Şehirler Tasarlamak
#Kültür#SürdürülebilirKalkınmaAmaçları

Kadınların Zaman Yoksulluğuyla Mücadele: Şefkatli Şehirler Tasarlamak

03.01.2025 Devamını Okuyun >
Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey İle Kente Dair
#Kentleşme#SürdürülebilirKalkınmaAmaçları#YerelKalkınma#YerelDiplomasi#ÇevreYönetimi#Kültür

Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey İle Kente Dair

02.01.2025 Devamını Okuyun >
Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey İle Kente Dair
#Kentleşme#SürdürülebilirKalkınmaAmaçları#YerelKalkınma#YerelDiplomasi#ÇevreYönetimi#Kültür

Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey İle Kente Dair

02.01.2025 Devamını Okuyun >
Metropol Ölçeğinde Bir Kentsel Bakım Örneği: Guadalajara Kent Ormanları Ağı

Metropol Ölçeğinde Bir Kentsel Bakım Örneği: Guadalajara Kent Ormanları Ağı

02.01.2025 Devamını Okuyun >
Metropol Ölçeğinde Bir Kentsel Bakım Örneği: Guadalajara Kent Ormanları Ağı

Metropol Ölçeğinde Bir Kentsel Bakım Örneği: Guadalajara Kent Ormanları Ağı

02.01.2025 Devamını Okuyun >
Bir Şehir Kadınlar Etrafında Yeniden Düzenlenebilir mi?
#Kültür

Bir Şehir Kadınlar Etrafında Yeniden Düzenlenebilir mi?

02.01.2025 Devamını Okuyun >
Bir Şehir Kadınlar Etrafında Yeniden Düzenlenebilir mi?
#Kültür

Bir Şehir Kadınlar Etrafında Yeniden Düzenlenebilir mi?

02.01.2025 Devamını Okuyun >
WUF12: Her Şey Evde Başlar

WUF12: Her Şey Evde Başlar

02.01.2025 Devamını Okuyun >
WUF12: Her Şey Evde Başlar

WUF12: Her Şey Evde Başlar

02.01.2025 Devamını Okuyun >
COP29 Bakü: Küresel İklim Müzakerelerinde Öne Çıkan Başlıklar
#Kültür#ÇevreYönetimi

COP29 Bakü: Küresel İklim Müzakerelerinde Öne Çıkan Başlıklar

02.01.2025 Devamını Okuyun >
COP29 Bakü: Küresel İklim Müzakerelerinde Öne Çıkan Başlıklar
#Kültür#ÇevreYönetimi

COP29 Bakü: Küresel İklim Müzakerelerinde Öne Çıkan Başlıklar

02.01.2025 Devamını Okuyun >