09.01.2024

Şehir Planlama ve Yapay Zeka: Uygulamalı Bir Bakış Açısı

Röportaj: İpek Arısoy

Profesör ünvanıyla Massachusetts Institute of Technology'de ders veriyor ve Senseable City Lab'ı yönetiyorsunuz. Bize enstitü, laboratuvar ve dersleriniz arasındaki ilişkiden bahsedebilir misiniz? Laboratuvarın enstitü üzerindeki etkisi nedir? Laboratuvarda yapay zeka ve şehir planlama konularında çalışıyor musunuz?

Laboratuvar, büyük verileri ve dijital sensörleri kullanmak suretiyle kentsel ortamlarımızı anlama ve onlarla etkileşim kurma şeklimizi incelemek ve bunları iyileştirmeye yönelik müdahaleler önermek için gerçek zamanlı kenti keşfettiğimiz yaratıcı bir merkez olarak hizmet veriyor. Son yıllarda, yapay zekayı da bu denkleme dahil ettik ve yapay zekanın kentsel veriyi analiz ederek daha duyarlı ve verimli bir şehir planlama ve yönetimini nasıl teşvik edebileceğine odaklandık.

Laboratuvar, enstitü ve derslerim arasında simbiyotik bir ilişkinin var olduğunu söyleyebilirim. Laboratuvar, en yeni araştırmaları sınıf ortamına taşırken, öğrencilerin laboratuvarın araştırma projelerine katılımı da dinamik ve uygulamalı bir öğrenme ortamını teşvik ediyor. Enstitü, yeni öğrenme biçimlerinin keşfedilmesine olanak tanıyan bu interaktif süreçten faydalanıyor. 

MIT'de Dijital Kent Tasarım Atölyesi adlı bir ders veriyorsunuz. Bize bu ders hakkında bilgi verebilir misiniz? Yapay zeka günümüzde popüler bir yöntem ve dijital gelişme haline geldi. Yapay zeka teknolojisinin dersinize herhangi bir katkısı var mı?

Dijital Kent Tasarım Atölyesini 10 yılı aşkın bir süredir sürdürüyoruz. Son 3 yılda ise yapay zeka bu konunun merkezine yerleşti. Şimdilerde yapay zekanın görsel imgelere uygulanmasının kentleri anlama yeteneğimizi nasıl geliştirebileceğini araştırıyoruz. Görsel yapay zeka, büyük ölçekte gördüklerimize dayalı sonuçlar çıkarmak için makine öğrenimi ve bilgisayar görüşünden faydalanmak anlamına geliyor. Bu derste, şehir planlamadan görsel yöntemlerin teorik tarihini (Camillo Sitte'den Kevin Lynch'e kadar) görsel yapay zeka teknolojisinin sağladığı nicel araştırma yöntemleriyle bir araya getiriyoruz. Öğrenciler, yaşanabilirlik ve sürdürülebilirlik ile ilgili kentsel örüntüleri anlamak için yapay zeka ile etkileşime giriyorlar.

"Sensing Light" projesiyle kentsel aydınlatma altyapısını dijitalleştirmek ve akıllı aydınlatmaya yönelik çeşitli yaklaşımları analiz etmek suretiyle bir çerçeve öneriyorsunuz. Projenizde yapay zekadan nasıl yararlanıyorsunuz? Yeni işlevsel olasılıkları keşfetmek ve hava kalitesi izleme, hiperspektral dijital görüntüler ve yapay zeka aracılığıyla kentsel alanların izlenmesine katkıda bulunmak amacıyla sensörlere nasıl entegre edildiğini açıklayabilir misiniz? Bu tür dijital uygulamaların kentsel tasarım üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz ve gelecekte yapay zeka ile kentsel planlamanın kesiştiği noktada ne gibi potansiyel gelişmeler öngörüyorsunuz?

"Sensing Light", teknoloji ve kentsel tasarımın kesiştiği noktada yer alan ve yapay zekanın kentsel bağlamdaki potansiyelini somutlaştıran bir proje. Birçok şehrin şu anda yaptığı gibi kentsel aydınlatma altyapısının dijitalleştirilmesi, hava kalitesi ölçümleri gibi yeni bir dizi kentsel verinin akıllı sensörler tarafından toplanmasına olanak tanıyor. Yapay zeka entegrasyonu sayesinde bu verileri yorumlayabiliyor ve daha önce göremediğimiz şeyleri kavrayabiliyoruz. Kentsel tasarım etkisi açısından bu tür uygulamalar, kent sakinlerinin ihtiyaçlarına gerçek zamanlı olarak yanıt verebilen daha akıllı ve uyarlanabilir kentsel alanlar hakkında bilgi veriyor. Bence yapay zeka gelecekte, kentsel olguların daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamak ve hem insanların hem de çevrenin ihtiyaçlarına daha uygun ve duyarlı ortamları teşvik etmek suretiyle sürdürülebilir kentsel kalkınmada önemli bir rol oynayacak.

Sizce yapay zeka, kentsel yaşamın geleceğini nasıl şekillendirecek? Yapay zeka, sakinlerinin yaşam kalitesini arttıracak şekilde kentleri yeniden tasarlamaya yönelik fırsatlar sunuyor mu? Örneğin, yapay zekanın sokak lambalarında hayat bulduğu Sensing Light projesi, kent sakinlerinin kentsel yaşam kalitesini nasıl etkiledi?

Yapay zekanın etkisini üç farklı alanda görüyoruz. Bunlardan ilki verilerin toplanması ve analizi ile ilgili. Bahsettiğiniz Sensing Light projesi bunun bir örneği. Yapay zeka özellikli sokak lambaları, aydınlatma işlevinden çok daha fazlasına sahip. Trafik kontrolünden kamu güvenliğine kadar eyleme geçirilebilir iç görüler elde edilmesini sağlayan verileri toplayan bu lambalar aynı zamanda kentsel peyzaj ağının bağlantı noktaları konumunda. Öncelikle bu durum daha duyarlı kentsel hizmet ve ortamları mümkün kıldığı için kentsel yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili. İkincisi, yapay zeka kentleri tasarlama şeklimizi etkiliyor. Planlama, mimari ve mühendislik süreçlerinin birçoğunu otomatik hale getirmesine mümkün gözüyle bakılıyor. Üçüncüsü, yapay zeka hayatımızı değiştiriyor. Bu da er ya da geç kentlerimizde değişikliklere yol açacak.

Yapay zekanın iç görü kazanma ve kentsel alanları iyileştirmedeki rolünü gösteren başarılı projelerden örnekler verebilir misiniz?

Bu konuda birçok başarılı proje mevcut. Örneğin Kopenhag'ın bisiklet talebini tahmin etme ve en uygun şekilde bisiklet dağıtımını gerçekleştirmede yapay zekadan faydalandığı bisiklet paylaşım programı ve Singapur'un kamu hizmetlerinin gerçek zamanlı izlenmesi ve yönetiminde yapay zekayı kullanması. Bu projeler, yapay zekanın verimliliği artırma ve kentsel alanlarda kullanıcı deneyimini geliştirmedeki rolünü gözler önüne seriyor.

Yapay zekanın mimari ve kentsel tasarıma entegrasyonunun devam etmesinin önünde ne gibi zorluklar öngörüyorsunuz? Kentlerimizi şekillendirirken teknoloji bağlamında sorumlu ve kapsayıcı bir yaklaşım ortaya konulmasında etik hususları nasıl ele alabiliriz?

Yapay zekanın mimari ve kentsel tasarıma entegrasyonu, özellikle veri gizliliği, ön yargı ve karar verme süreçlerinin şeffaflığı açısından zorlukları beraberinde getiriyor. Bu zorlukların ele alınması, teknolojik yenilikleri sağlam etik çerçevelerle birleştiren çok disiplinli bir yaklaşım gerektiriyor. Kısa bir süre önce Harvard'lı profesör Antoine Picon ile tam da bu sorunu ele alan bir makale üzerinde çalıştık. Yapay zeka programları ancak onları eğitmek için kullandığımız veriler kadar objektiftir.

Yapay zeka gelişmeye devam ederken, teknolojinin şehir planlamadaki yaratıcı süreçleri veya karar verme süreçlerinin temel unsurlarının yerine geçmekten ziyade insan uzmanlığını tamamlamasını sağlamak için ne gibi önlemler alınmalıdır?

İnsanlık tarihinin başından beri olduğu gibi teknoloji, insan yaratıcılığının ve karar alma mekanizmasının yerine geçmemeli, bunun yerine işbirlikçi ortağımız olmalıdır. Bence bu noktaya ulaşmanın en iyi yolu, yapay zeka ile mümkün olduğunca çok deney yapmaktan geçiyor. Doğal evrime benzer bir çerçeve oluşturarak yapay zekanın vaatlerini ve tehlikelerini kısa sürede anlayabilir ve bunlara uyum sağlayabiliriz.

*Bu yazı, Kent dergisinin Ocak-Nisan 2024 tarihli onikinci sayısında yayımlanmıştır.

*Derginin tamamını MBB Kültür Yayınları sitesinden buraya tıklayarak indirebilirsiniz.