Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt İle Kente Dair
Kent dergisinin "Çocukluk" temalı onbirinci sayısının Kente Dair bölümünde Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt ile kentte çocukluk ve çocuk dostu kentlere dair konuştuk.
Geçmişte kentte çocuk olmak sokaklarda vakit geçirmek, arkadaş edinmek üzerine bir deneyim idi. Bu kapsamda sizin Çorlu’da geçirdiğiniz anılar veya gözlemlerinize göre Çorlu’da çocuk olmak nasıl bir deneyim?
Ben çocukluğumu Çorlu’da geçirmedim. Çocukluk dönemleri aslında en hesapsız, en kitapsız, en yoğun duyguların yaşandığı dönem oluyor ve son derece de önemli. Ben çocukken sokakta bu kadar çok araba yoktu, güvenliğe yönelik kaygılarımız bu kadar yoğun değildi. Dolayısıyla mahallede arkadaşlarla oynamak keyifliydi. Çocukluk dönemlerinde Çorlu bizim için akrabalarla bir araya gelmek demekti, özellikle bayramlarda gelirdik. Sağlık Mahallesi'nde Ergene'de yaşıyorlardı. Orada da arkadaşlarımız vardı, sokaklarda oynardık.
Kendi çocukluğumdan ziyade belki evlatlarım için Çorlu'yu anlatabilirim. Çorlu, İstanbul’a yakın, nüfusu itibariyle büyük ama hâlâ insan ilişkilerinin sıcak ve samimi olduğu, büyük çoğunlukla güvenli hissettiğimiz bir şehir. Dolayısıyla bugün evlatlarım da Çorlu'nun sokaklarında oynuyorlar. Sokakların yanı sıra sitede ya da mahallede oyunlar oynuyorlar. Evlatlarımız için hemen her mahallede, çocukların üç yüz adımda ulaşabileceği parklar, spor sahaları yapmak için çaba sarf ediyoruz. Parklarda, oyun alanlarında bazen tanıdıkları arkadaşlarıyla, bazen hiç tanımadıkları ama arkadaş oldukları, mahalleden gördükleri kişilerle bir araya geliyorlar. Bu anlamda, öyle tahmin ediyorum ki, korkusuzca, bir sınırın içerisinde kalma ihtiyacı duymaksızın, mahalle içerisinde farklı yerlerde çocuklarla bir araya gelebilmeleri çocuklarımı da memnun ediyordur.
Bu kapsamda ayrıca, az önce tarif ettiğim kriter doğrultusunda yüzmek isteyen çocuklar için de yüzme salonları, basketbol oynamak isteyen çocuklar için basketbol sahalarını şehrin muhtelif yerlerinde oluşturmaya çalışıyoruz. Bunların her birinin merkeziyle çevresi arası 300 metre. Bu noktada amacımız, çocukların evden çıktıkları anda üç yüz metre içerisinde bir yere temas etmesini sağlamak.
Sanayi şehri diye tarif ediliyor ama aslında bir de şehrimiz bir ticaret şehri, Büyükşehir Kanunu ile sınırlarımızın içerisinde çok fazla sanayi tesisi kalmadı. Dolayısıyla ticaret ve hizmet sektörünün yoğun olduğu bir şehir. Bu anlamda, çocuklar için de projeler üretmeye çalışıyoruz. Örneğin, keyifli vakit geçirmeleri için bir “Masal Parkı”, bir “Ters Ev” yaptık, “Atatürk Evi” yaptık, “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi” var. Ayrıca Yılmaz Hoca öyle tahmin ediyorum ki, Türkiye'de belediyecilik anlamında önemli bir çoğunluğun takdir ettiği biri. Çocukların bu fırsatı yakalayabiliyor olmasını önemsiyorum. Geçtiğimiz yıl ilk defa Müzeler Haftası’nda sadece Çorum'un çocukları değil, civar şehirlerden de çocuklar gelip müzelerimizi ziyaret ettiler. Bu da bizim için mutluluk verici.
Çocuklar, yaşlılar, engelliler gibi toplumda bakım ihtiyacı olan bireylerin, bakım için başka birine bağımlı yaşam sürme ve kendi kendilerine yetememe konumunda oldukları halde bu durumun toplum tarafından göz ardı edilmesi sebebiyle kırılgan grup tanımına girdiklerini görüyoruz. Kentsel ölçekte bu sorunların giderilmesi için öncelikle yerel yönetimlerden başlayarak bir refah ve eşitlik ortamı sağlanması gerekli ise nasıl bir sosyal politika yolu izlemeyi tercih edersiniz? Bu konuda çocuklar özelinde halihazırda diğer belediyelere ilham olacak bir proje uygulamanız veya tasarıda bir fikriniz varsa biraz bahseder misiniz?
Belediyecilik aslında 7’den 70’e, çocuklar, gençler, yaşlılar, sokak hayvanları, engelliler herkese temas eden bir hizmet alanı. Bu anlamda, tarif ettiğimiz grupların her birine ulaşmak için de sadece bugün değil, çok uzun zamandan bu yana bazı projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz ve geçirdik. Bunlardan bahsetmek gerekirse; “Aşevi” projesi, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza pandemi döneminde çok faydalı oldu. Bize o dönemde, evde tek başına yaşayan 65 yaş üstü vatandaşlarımıza ihtiyaçları doğrultusunda temas etme fırsatı verdi. Evde bakım hizmetimiz var. Bu, özellikle sadece bakıma ihtiyaç duyan kişiler değil, onların bakımından sorumlu olan kişilerin de nefes alması için fırsat sağlıyor.
“Sevgi Aracı”, engelli vatandaşlarımızın bu şehrin içerisinde ya da bu şehrin dışında ulaşmak istedikleri herhangi bir nokta varsa onları ulaştırabilmek için var. Ayrıca, “Engelsiz Taksi” var. Sevgi Aracımızı genelde daha uzun mesafelerde kullanıyorlar. Engelsiz Taksimiz ile de şehir içerisinde ihtiyaç duydukları herhangi bir noktaya çok daha kısa süre içerisinde onları ulaştırabiliyoruz.
Ayrıca, bir Lions Kulübü ile “Engelsiz Park” projemizi gerçekleştirdik. Özellikle engelli çocuklarımızın bir arada vakit geçirebilecekleri bir yer burası. Daha çok ihtiyaç sahibi vatandaşlara temas ettiğimiz “Dost Market” var, “Çorlu Halk Ekmek” var. Benzer şekilde yakınlarını kaybetmiş olanlar için “Taziye Evi”ni hayata geçirdik. Özellikle ihtiyaç sahibi aileler için doğduğu anda kendilerine ilettiğimiz bir “Hoş Geldin Bebek” paketimiz var. “Sevgi Çarşısı” var, sokak hayvanlarına yönelik hayvan bakım evimiz var. Yaşlılarımız için belki de bölgenin en büyük parklarından bir tanesi olan Cumhuriyet Parkı’nda, “Yaşayan Çınarlarımız” evi var. Burada yürüyüş ve spor yapıyorlar, müzik dinliyorlar. Çeşitli aktivitelere katılmalarını sağlıyoruz.
Az önce müzelerden bahsetmiştim. Atatürk Evi ve Masal Park'ta girişte bir ücret alıyoruz. Bu gelir, bugün itibariyle 80 civarında üniversiteye giden evladımızın burs almasına imkân sağlıyor. Bu vesileyle de seksen civarında çocuğumuza “Çorlu'nun Filizleri” projesiyle destek oluyoruz.
Gündüz bakım evleri ve anaokullarımız var. Tamamlamak üzere olduğumuz “Emine-Ali Yeter Gündüz Bakımevi ve Kreş” inşaatımız devam ediyor. Eylül ayına yetiştirmeyi planlıyoruz. Şehrin ilk yerleşim alanında bu tip hizmetler göreli olarak sayıca daha az, dolayısıyla tarihi şehrin tam merkezine bir adet daha gündüz bakım evi ve kreş yapacağız. Böylelikle gelir durumu düşük olan ailelerdeki çocuklara da bu noktada sahip çıkacağımızı ümit ediyorum. Burada hem çocuklara hem ailelerine eğitim vereceğiz.
Bir süredir krizlerle iç içe yaşıyoruz ve çocuklar bu krizlerden en çok etkilenen gruplardan biri. Krize sebebiyet verecek hiçbir eylemde bulunmuyorken, olası bir krizden dolayı tüm hayatları etkilenebilmekte. Özellikle 6 Şubat’ta meydana gelen depremden etkilenen depremzede çocuklar başta olmak üzere; krizlerden etkilenen çocuklar için herhangi bir sosyal yardım girişimi mevcut mudur?
6 Şubat'ta 50 binin üzerinde vatandaşımızı kaybettik, bu hepimizi derinden üzdü. O zamandan sonra da özellikle o yakın tarih içerisinde bölgeden şehrimize, 5 bin civarında vatandaşımız geldi. Biliyorsunuz devletimiz depremzede vatandaşlarımızı daha çok Akdeniz'deki şehirlere yerleştirmişti. Bize gelenler ise büyük çoğunlukla akrabalarının yanına geldi. Şehrimizde 81 vilayetten göç etmiş vatandaşımız var. Hem deprem anında deprem bölgesine eşlik ettik hem de ihtiyaç malzemeleri noktasında. Sadece belediye olarak değil, şehrimizdeki sivil toplum örgütlerimiz, oda ve vatandaşlarımızın desteğiyle bölgede ihtiyaç duyulan ürünlere yönelik katkımız oldu. Şehrimize gelen ve depremden etkilenen ailelere ilk aşamada konaklayacakları yerleri bulma konusunda mümkün olduğu kadar eşlik ettik. O dönemde kıyafet, oyuncak dahi bir ihtiyaç haline gelmişti. Bu bölgeye yerleşen ailelerimizi hem ziyaret ettik hem de o tür ihtiyaçlarını gidermiş olduk. Belediye binamızın içerisinde bir psiko-sosyal destek merkezi açtık. Psikolojik destek konusunda profesyoneller ayrıca çocuklarla ilgilendi ama orada ilk aşamada hem ailelere hem de çocuklara şehrimizde bulunan psikologların da desteğiyle psiko-sosyal destek verdik. Oyun alanları yaptık. Sosyal Hizmetler Müdürlüğümüz, gelen aileleri ayrıca takip ediyor. Çocukların kırtasiye ihtiyaçları, okulla ilgili ihtiyaçlarını karşıladık. Onlar için ayrıca şehrin Atatürk Evi, Masal Park gibi tesislerinde geziler düzenledik. Şimdi de hala onları dinlemeye ve takip etmeye devam ediyoruz.
Pandemiyle birlikte tüm dünyada yüzleştiğimiz bir sorun olarak kentlerde kamusal alan yetersizliği gibi bir durum söz konusu. Kentte çocuklara yönelik ilk akla gelen alanlardan biri çocuk parkları. Ancak yetersiz kamusal alan sorunundan dolayı parklar ya erişilebilir değil ya da çok fazla insan tarafından kullanıldığından, çocuklar kentteki kullanım alanlarında da dezavantajlı konuma geliyor. Çocuklar için bir diğer vakit geçirme alanı ise sokaklar. Çorlu özelinde kamusal alan yeterliliği, sokaklardaki çocuk güvenliği ne durumdadır ve mevcutta veya tasarıda, ne gibi çocuk dostu kamusal alan çalışmalarınız vardır?
Şehrimizde bu yıl itibariyle 150’nin üzerinde parkımız var. Dolayısıyla bu park alanlarına hemşehrilerin çocuklarıyla beraber ulaşım sağlayabildiklerini düşünüyorum. “Eski şehir” diye tarif edeceğimiz mahallelerimiz hariç hemen hemen her mahallemizde 2 ya da 3 parkımız mevcut. Oralarda da fırsatlar yaratmak üzere çalışıyoruz. Bu parkları yapamayacak durumda olduğumuz üç mahallemizde de “Oyun Sokakları” diye bir proje yaptık. Trafiğin az olduğu ya da çıkmaz sokak gibi duran sokakları düzenleyerek bu sokakları, oyun alanı haline getirmeye çalıştık.
Şimdi sahipli köpekler için parklarda alan ayırmaya çalışıyoruz. Serbestçe koşabilecekleri alanlar da olsun istiyoruz. Bu noktada bir mesaj da iletmemiz gerekiyor. Parkları yapmak kadar onlara bakmak da çok kıymetli. Parka sahip çıkmak, parkı temiz tutmak aslında herkesin belli ölçüde vazifesi. 150 parkımızın her birine bir personel görevlendirip sürekli temizliğiyle ilgilenmek mümkün değil. Dolayısıyla hemşehrilerden de parklara sahip çıkmalarını istediğimizi de belirtelim.
Yer yer yerel yönetimler ile vatandaş arasında iletişim sorunları meydana gelebiliyor. Söz konusu özellikle çocuklar olduğunda sorunu doğru bir şekilde tespit edip yine doğru bir çözüm önerisi getirmek zorlaşabiliyor. Görüyoruz ki belediyeniz bünyesinde 2020 yılında kurulan bir çocuk meclisiniz bulunmakta. Bu meclis sayesinde çocukları doğrudan dinlemek nasıl bir deneyim oluşturmakta? Ayrıca çocuklarla iletişim kurmak konusunda iş birliğinde olduğunuz alanında uzman başka paydaşlar mevcut mudur?
Çocuk Meclisi, bizim seçim zamanı taahhüt ettiğimiz bir yapıydı. Aslında bugün hepimiz, ülkede demokrasimizi belli ölçüde konuşuyoruz, Seçimlerimizi konuşuyoruz. Çocuklar için de çok kıymetli bir tecrübe olduğuna inandığımız Çocuk Meclisimizi özellikle vurgulamıştık. Çocuk Meclisi çocuklara seçim yapmayı, kalabalıkla konuşmayı deneyimleme veya okullarını ya da bölgelerini temsil edebilmek için belli ölçüde mücadele etme imkânı veriyor. Bizim meclisimiz pandemi döneminde durdu ama genelde ayda bir kere evlatlarımızı bir araya getirmeye çalışıyoruz. Burada Milli Eğitim Müdürlüğünün katkısı da son derece önemli. Bu oluşum ilçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün de destekleriyle gerçekleşiyor. Bu, kendi adıma beni çok mutlu ediyor. Çünkü çocuklar aslında söylediklerini hesaplayarak söylemiyorlar. Dolayısıyla bir yerde bir yanlış ya da bir eksik görüyorlarsa bunu ifade edebiliyorlar. Bir de yaşlar ilerledikçe aslında hayal gücümüzde de problemler olmaya başlıyor. Çocukların hayal güçleri de çok kuvvetli.
Bu anlamda Çocuk Meclisi’ni önemsiyoruz. Çocukların hayal ettiği işlerin hayata geçmesi için de ekip arkadaşlarımız takipteler. Tabii bazı hayaller, ekonomik olarak ulaşmanın zorlu olduğu hayaller olduğu için her birine temas etmek belki mümkün değil ama taleplerini duyuyor olmak ya da bu şehirle ilgili hissettiklerini duyuyor olmak, son derece kıymetli.
Sadece Çocuk Meclisimiz yok. Kent Konseyi bünyesinde aynı zamanda Gençlik Meclisi ve Kadın Meclisi de var ve Kent Konseyi de bu sürecin paydaşı. Aynı zamanda da mahalle muhtarlarımızın bu sürece katılması için de çaba sarf ediyoruz.
Peki bu çocuk meclisinden çıkan kararlardan birkaç örnek verebilir misiniz?
Depremzede çocukları gezdirme fikri, Çocuk Meclisi’nden çıkmıştı. Bir parkla ilgili talepleri vardı, o parkı hayata geçirdik. Okullarıyla ilgili talepleri oluyor, okullarımıza temas ediyoruz.
Çocukların gelişiminde eğitimin yeri her geçen yıl daha da önemli bir hale geliyor. Eğitime desteğin yanı sıra sosyal anlamda da çocuklar kendilerini geliştirebilmeleri için bilim, spor, kültür, sanat gibi alanlarla da öğrenmeye ve ye almaya açık oluyorlar. Bu kapsamda Çorlu Belediyesi olarak düzenlediğiniz dünyanın dört bir yanından çocukların katıldığı Çocuk Festivali’ne dair çalışmalarınızı ve gelen ilgiye dair deneyimlerinizi paylaşır mısınız? Ayrıca çocukların hem okul hem sosyal gelişimlerini desteklemeye yönelik herhangi bir destek fikriniz tasarıda mevcut mudur?
Bu festivalimizi en son pandemi öncesinde kuvvetli bir şekilde gerçekleştirmiştik. Bir kere şunu özellikle vurgulamak lazım. Aslında teknoloji ve bugünkü ulaşım imkânlarıyla insanlar sınırlardan bağımsız hale geldi. Teknoloji bizi dünyanın farklı yerlerindeki insanlarla iletişim kurma, izleme ya da takip etme imkânı veriyor. Ama ekrana dokunmak insana dokunmanın yarattığı etkiyi de yaratmıyor. Dolayısıyla ben şehrimizin, çocuklarının ya da gençlerinin dünyanın farklı yerlerindeki çocuklarla ya da gençlerle iletişim halinde olmasını önemsiyorum. Mümkün olduğu kadar bu fırsatları yaratmak için de çaba sarf ediyoruz.
Az önce Çorlu'yu bir ticaret şehri olarak tanımlamıştım. Bu şehirde kabiliyetli insanlarımız, ticaret tarafında da dünyanın farklı ülkeleri ile temas halinde. Bizim de yerel kamu idaresi olarak hemşehrilerimize yakışacak şekilde hem idaremizin hem de bu şehrin çocuklarının ya da gençlerinin dünyanın farklı yerlerindeki yaşıtlarıyla iletişim kurmalarına imkân yaratmak için mücadele etmemiz gerektiğine inanıyorum ve mücadele de ediyoruz.
Bu anlamda belki bizleri bir araya getiren ya da bu işi kolaylaştıran en önemli organizasyonlar, spor organizasyonlarıdır. Bu şehrin çocukları spor yapabilsinler diye hem var olan parklarımızın şartlarını, koşullarını hem de tesis sayımızı arttırmak için mümkün olduğu kadar mücadele ediyoruz. Tabii sadece mekânı oluşturmak değil, aynı zamanda eğitim verecek ya da bu süreci yönetecek insanları da var etmeye çalışıyoruz. Çorlu Belediyesi Spor Kulübü üzerinden futbolda, basketbolda, yüzmede, teniste, güreşte birçok farklı branşta çocuklarımıza hizmet ediyoruz. Bu şehrin çocuklarının gelişimi konusunda da katkı sağlıyoruz. Bu da aslında farklı organizasyonlarda dünyanın farklı ülkelerindeki insanlarla bir araya gelmelerini sağlıyor.
Kültürel etkinlikleri önemsiyoruz. Folklor ekibimiz, müzik gruplarımız, orkestramız organizasyonlara katılıyorlar. Hatta yakın zamanda, folklor ekibimiz, Makedonya'ya gidecek. Sosyal ve kültürel yaşam alanında çocukların her türlü etkinliğine katkı sağlıyoruz. Yakın zamanda bir proje daha hayata geçecek. Erasmus+ Projesi, Türkiye, Bulgaristan ve Portekiz’in dahil olduğu bir proje. Projede bu 3 ülkenin şehirleri bir araya geliyor. Bu şehirlerin spor vesilesiyle birbirini ziyaret etmesini sağlayacağız. Bulgaristan'a, Portekiz'e ve Lizbon'a gideceğiz. Lizbon'dan ve Bulgaristan'dan yaş aralığı 14 ila 18 arasında değişen çocuklar da Eylül ya da Ekim ayında bize gelecekler.
Okul öncesi dönemde gündüzleri çocuklarının vakit geçirebileceği alanların başında bakım evleri geliyor ve çocuk gelişiminde bakım evlerinin önemi oldukça büyük. Ayrıca çocuğun konforu kadar bakım veren kişinin de konforu refah seviyesi için oldukça kritik. Çorlu özelinde bakım evi tercihi, bakım evi yeterliliği ne durumdadır? Ayrıca bakım evine erişemeyen kişiler için herhangi bir uygulama fikriniz var mıdır?
Belediye başkanlığı olarak bizim yaptığımız ilk kreş yakında açılacak. Tabii Milli Eğitim'in kurduğu yerlere de eşlik etmeye çalışıyoruz. Yoğun işgücünün ya da ekonomik imkânların daha yoğun olduğu yerlerde özel kreşler ve gündüz bakım evleri bulunuyor. Biz de belediye başkanlığı olarak, ulaşma imkânı olmayanların olduğu yerlerde bu hizmeti sunmak üzere çaba sarf ediyoruz. Bizim adımıza kreş, gündüz bakımevi deneyimi olarak bu bir ilk olacak. Sonra tekrar şehrimizin ihtiyaç olduğunu düşündüğümüz bölgelerde de hizmet sayısını arttırmak için çaba sarf edeceğiz. Tabii bina varlığının dışında bu sürecin içerisinde kurumlar arası yapılan iş birliği de bizim için son derece kıymetli. Bu kreşle beraber hem çocuklara sahip çıkacağız hem de annelere eğitim vereceğiz. Kadının ekonomik hayata katılımı noktasında da bu projenin katkı sağlayacağına inanıyorum. İnşallah birincisi bitti mi, ikincisi de gelecek.