Karşılaştırmalı Büyükşehir Yönetimi Çıktı
Marmara Belediyeler Birliği Kültür Yayınları, şehrin sahip olduğu yönetim sistemi, ekonomik gücü, merkezi-yerel yönetim ilişkilerini belirleyen politikalara ilişkin kapsamlı analizleri barındıran ve Birol Ekici’nin kaleminden çıkan “Karşılaştırmalı Büyükşehir Yönetimi” kitabını yayınladı.
Şehirler tarihte hiç görülmemiş bir hızla büyümektedir. Ekonomik şartların ve gelir seviyesinin kırsal alanlara göre yüksek olması; eğitim, sağlık ve kültürel imkânlarla hayat kalitesinin yüksekliği şehirleri cazibe merkezi haline getirmektedir. Şehirlerin hızlı büyümesi devletleri ve hükümetlerini çok büyük zorluklarla baş başa bırakmaktadır. Endüstrileşmiş ülkeler şehirleşme meselesini bir miktar çözmüş gibi görünmekle birlikte bu ülkelerde de şehirlerin büyümesi devam etmektedir. Ancak en hızlı kentleşme, gelişmekte olan ülkelerde yaşanmaktadır. Nüfusun kentsel alanlara yığılmasıyla yetersiz kalan şehir içi yollar ve ulaşım, içme suyu, kanalizasyon ve konut gibi altyapılarının kentin artan nüfusuna cevap verebilecek şekilde geliştirilmesi ve yenilenmesi gerekmektedir. Şehirlerin öngörülenden daha hızlı büyümesi üzerine büyükşehirlerin yönetim sorunlarının tartışılması 1930’lu yıllardan itibaren daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Birçok ülkede 1960’lı ve 1990’lı yıllar arasında geniş şehir alanlarında mekân kullanımı, şehir içi ulaşım, planlama, içme suyu ve kanalizasyon gibi hizmetlerde koordinasyon için büyükşehir yönetimleri oluşturulmuştur. Oluşturulan büyükşehir yönetimlerinin ölçek ekonomisi gereği şehri kalkındıracağı öngörülmüştür. Bazı ülkelerde kentsel alanlarla tam olarak örtüşen büyükşehir yönetimleri oluşturulurken bazılarında yerel yönetimin yapısına müdahaleden kaçınılarak birlik oluşturma yöntemi tercih edilmiştir. Yerel yönetim yapısına müdahale edilmeyen birliklerin oluşumunda şehir merkezi, kenar mahalleler ve mücavir alanlar şeklinde tek bir yönetim altında toplanmıştır. İstanbul, Tokyo, Londra, Brüksel gibi şehirlerde ise iki kademeli yönetimler oluşturulmuştur. Küreselleşmenin gereği olarak şehirler ve içlerinde serbest bölge şeklinde oluşturulan ayrıcalıklı alanlar dünya ekonomisiyle entegre olmuş, uluslararası ekonomi yerine şehirler arası ekonomi sistemini kurmuş ve bulundukları ülkelerin hükümranlık ve politik güçlerini zayıflatmıştır. Şehirler bugün uluslararası ticaret ve bankaların merkezi de olmanın ötesinde dünya ekonomisine yön veren uluslararası şirketlere ev sahipliği yapmakta, uluslararası finans servislerini barındırmakta, uzak kırsal alanlara kadar etkisi olan bir endüstriyel üretimin merkezi olmaktadır. Dünyanın 300 büyük kenti dünya nüfusunun yüzde 19’unu barındırmasına rağmen dünya ekonomik üretiminin yüzde 48’ini gerçekleştirmektedir. Bazı kentlerin tek başına ülke ekonomisindeki ağırlığı o kadar yüksektir ki, sağladıkları istihdam ve gayrisafi milli hâsıla payları ülke ekonomisinin yarısından fazlasına ulaşabilmektedir. Bu şehirler sadece şehir olmayıp neredeyse şehir devleti statüsüne ulaşmışlardır. Büyükşehirler daha iyi yönetilebilir mi? Kısa cevabımız “Evet” şeklinde iyimser, iddialı ve pozitif olabilir. Ancak uzun bir cevap istendiği takdirde bu cevabımızın içinde şehrin sahip olduğu yönetim sistemi, ekonomik gücü, merkezi-yerel yönetim ilişkilerini belirleyen politikalara ilişkin kapsamlı analizler bulunacaktır.
Satın almak için TIKLAYINIZ.