28.04.2017

“mukaddime, Düşünen Zekâların Başvuracağı Bir Pınardır”

Marmara Belediyeler Birliği Şehir Politikaları Merkezi tarafından düzenlenen Dücane Cündioğlu ile Şehir Konuşmaları “İbn Haldun ve Şehir” konusu ile katılımcılarla buluştu. İbni Haldun’un günümüzde ve yakın gelecekte sıklıkla başvurulacak bir kaynak olacağının altını çizen Cündioğlu, İbni Haldun’un değerini anlamanın onu eleştirebilme hakkını, gücünü korumakla mümkün olduğunu belirtti.

Şehir Konuşmaları serisinin altıncısında “İbn Haldun ve Şehir” konusunu işleyen Dücane Cündioğlu, İbni Haldun’un birkaç konuşmaya konu edilecek değil, aslında uzun soluklu şerh edilmesi gereken bir şahsiyet olduğunu belirterek konuşmaya başladı. Cündioğlu “Yetkim olsa okullarda ders olarak okutulmasını isterdim.  Toynbee’nin bir sözü vardır, Cemil Meriç’in Türkçesiyle der ki ‘İbni Haldun, semasındaki tek yıldızdır.’ Ancak İbni Haldun’un biricikliğinin hala doğru yorumlandığını düşünmüyorum. İbni Haldun neden semasındaki tek yıldızdır? Ulemadan bir zat olmakla birlikte, bir tarihçi olmakla birlikte, ayağını yere bastığı için… İslam dünyasında ikinci bir kişinin eşlik etmeyeceği denli, bir toplumun maddi koşullarını gözlemleyip yorumlayıp onu belli bir perspektifle açıklamaya çalıştığı için… İkinci bir isim yok elimizde… İbni Haldun’un orijinalliğinin nedeni ne? İçinden çıktığı toplumun yani benzerlerinin önemsediği konuları onların hiç önemsemediği açılardan yorumlayabilmesi, hatta eleştirebilmesi… Bizde birçok kesim şehri düşünmenin konusu yapmayı beceremedi.” şeklinde konuştu.

Cündioğlu, İbni Haldun’un başyapıtı Mukaddime’de üzerinde de durarak “Mukaddime’nin ilk tercüme edildiği dil Türkçedir. Bugün içinde bulunduğumuz konumda, şehirle olan, toplumla olan bağlantılarımızı kurmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemde Mukaddime düşünen zekâların sıklıkla başvuracağı bir pınar halini alacaktır. İbni Haldun, döneminde semasındaki tek yıldızdır. Toplum, devlet, siyasal olan, toplumsal olan üzerine düşünceye rastlamak zordur. İbni Haldun'un siyasi analizleri bugün hala başvurulacak değerdedir. Bu analizlerin doğruluğuna kefil olduğum anlamına gelmez. Sadece baktığı yer önemli. Topluma, siyasete, devlete, devletin işleme biçimine bakıyor, iktisata, sanata, çarşıya, bilime bakıyor ve bunları kendi çağı için karşılaştırılamayacak ölçüde derinlikli bir biçimde yapıyor.” dedi.

“İbni Haldun’un Değerini Anlamak, Eleştirme Hakkınızı Korumakla Mümkündür”

İbni Haldun’u anlama konusu için ayrı bir başlık açan Cündioğlu “İbni Haldun’un değerini anlamak onu eleştirebilme hakkınızı, gücünüzü korumakla mümkündür. İbni Haldun İslam dünyasında çok okunmamıştır, okunsa bile anlaşılmamıştır. Herkesin Mukaddime’de aradığı ve bulduğu şey farklıdır. Ben de bugün geri dönüp baktığımda görüyorum ki ilk okumalarımın yüzde 90’ını anlamamışım. Anlamama nedenim şu: İçinde yaşadığı topluma bakmayan birey, bu toplum hakkında konuşulanı merak eder mi? Ben o dönem İslami ilimlerle meşgul oluyordum. Sürekli ilgi duyduğum konuları anlatan üçüncü cildi okuyordum ve anlamaya çalışıyordum” dedi.

İbni Haldun'u okumadan önce Aristoteles'in Etika, Politika ve Retorika eserlerinin okunmasını öneren Cündioğlu, “Aristoteles'i okuduğunuzda İbni Haldun'un düşündüğü ve tartıştığı konularda ona ne kadar borçlu olduğunu ve aynı zamanda ondan ne kadar uzaklaşmaya çalıştığını göreceksiniz. Mukaddime'nin temelinde insan ‘medeniyyün-bit'tab’dır. Yani insan özü gereği medenidir. Aristoteles ise ‘İnsan özü gereği politik bir canlıdır’ der. ‘Politike’nin karşılığını Farabi ‘ilmü'l-medeni’ olarak verir.” bilgilerini paylaştı.