MARUF23 Dünya Büyükşehirler Günü ile Sona Erdi
7 Ekim Dünya Büyükşehirler Günü (World Metropolitan Day), Metropolis ve Birleşmiş Milletler-Habitat (UN-Habitat) tarafından 1985'ten beri daha adil ve refah seviyesi yüksek metropoller inşa etmek için yürütülen küresel bir kampanyadır. Dünya Büyükşehirler Günü, metropol ölçeğinde yönetimin önemine ilişkin küresel tartışmaların yapılması için zemin hazırlamaktadır. Bu yılın teması olarak belirlenen “Metropollerde Doğanın Gücü” doğaya dayalı çözümlerin kentsel alanların dayanıklılığını, kapsayıcılığını ve yaşanabilirliğini nasıl artırabileceğini vurgulayarak her türlü uzman, yönetici ve hükümet, özel sektör, akademi, sivil toplum, uluslararası örgüt, şehir ağından paydaşların bir araya geldiği bir ortam sağlamaktadır.
Dünya Büyükşehirler Günü programı Bogotá Belediye Başkanı ve Metropolis Başkanı Claudia López'in konuşmasıyla başladı. López şunları söyledi: “Biz insanlar olarak bu gezegende tek yaşamıyoruz; hayvanlara, bitkilere özen göstermeliyiz. Şehirlerimizi ona göre tasarlamalıyız. Onlar biyoçeşitliliğe sahip olan şehirlere ihtiyaç duyuyorlar, metroya değil. Metropoliten yönetimi söz konusu olduğunda çok seviyeli bir yönetişime ihtiyacımız var; siyasi ve idari sınırların ötesine geçmeliyiz. SKA’ların 2030 itibariyle sadece %15’inin erişebilir olduğu tartışıldı. Yüzyıllar önce başarmamız gereken şeyi 2030 yılına hedef diye koyuyoruz. Küresel çapta kamu yatırımı ve yeşil çözümler istiyoruz.”
Açılış konuşmaları Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Hasan Aydınlık’ın “Antroposen çağda yaşıyoruz. İnsanın yediği gıda erişilebilir ve güvenli değilse insanın sağlığından emin olamayız. Salgın büyükşehir hastalığıdır. Doğa olayları ve gıda krizlerinde güvenliğin nasıl sağlanacağı, iklim ve savaş krizleri sebepli göçün nasıl önleneceği üzerinde çalışılması gereken konular. Salgında örneğin sınırlar kapatıldı ama canlıları önleyebilir misiniz, hayır. Hatalarımızdan öğrenmemiz lazım.” sözleri devam etti.
Ardından Büyükçekmece Belediye Başkanı ve MBB Encümen Üyesi Hasan Akgün vatandaşın metropol sınırlarında mutlu olabilmesi için finans meselesi önem arz ettiğini, metropollerin milli gelirden gereken payı almadığını ve bunun değişmesi gerektiğini vurguladı.
Metropolis Genel Sekreteri Jordi Vaquer ise insanların çok uzun süre şehirleri doğanın karşıtı olarak tanımladığını ama şimdi özellikle iklim krizi karşısında doğayla büyükşehirlerin ittifak yapması gerektiğini altını çizdi.
"Metropolleri Dönüştürmek için Küresel Deneyimler ve Çözümler" başlıklı oturum Milano Politeknik Üniversitesi Mimarlık ve Kent Çalışmaları Bölümü Araştırma Görevlisi Antonella Contin moderatörlüğünde; Bogotá Belediye Başkanı ve Metropolis Başkanı Claudia López, Douala Belediye Başkan Yardımcısı Gérémie Solle, Barselona Metropolitan Alanı Uluslararası İlişkiler ve Dijitalleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Elisenda Alamany'nin katılımıyla gerçekleşti. Oturumda liderler çevresel sürdürülebilirliği artırmak ve ekolojik ayak izlerini azaltmak için şehirlerini nasıl yeniden tasarladıklarını ve kırsal alanlarla bağlarını nasıl güçlendirdiklerini paylaştı.
Program Dhaka North Belediye Başkanı Atiqul Islam, Ramallah Belediye Başkanı Issa Kassis, São Paulo Belediyesi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Ana Cristina Wanzeler’in konuşmacı olarak yer aldığı UN-Habitat Politika, Yönetişim ve Büyükşehirler Uzmanı Rafael Forero'nun moderasyonu üstlendiği Kentsel Sorunlara Bölgesel Bir Çözüm Aracı Olarak Metropol oturumu ile devam etti. Oturumda şehirlerin zorluklara karşı bölgesel yaklaşımı nasıl kullanabileceği tartışıldı.
Küresel Perspektifler oturumunda Metropolis Politika Direktörü Laura Valdés Cano moderatörlüğünde programdaki bütün konuşmacılar metropollerin yöneticilerinin değişen bir dünyaya karşı topluluklarına liderlik etme deneyimlerini aktardı.
Program MBB Genel Sekreteri M. Cemil Arslan’ın “Dünyamız aslında 200 yıl öncesine göre daha iyi koşulda. Bebek ölümleri daha az, yaşam süreleri daha uzun, daha açık sistemler var fakat eşitsizlikler azalmıyor, dışlamalar azalmıyor, demokrasi düşmanlığı, otoriterlik eğilimi azalmıyor. Çözmemiz gereken bir şeyler var. Kendimizin tabiatın sahibi değil bir parçası olduğunu bilmemiz gerek. Sorumlu üretim ve tüketim dengesini sağlamalıyız. Hesap vermeye dayalı ve kurumlar arası yönetim sistemi kurmak zorundayız.” cümleleri ile sona erdi.