II. Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu İstanbul’da Düzenlendi
Marmara Belediyeler Birliği ve Altyapı Kazısız Teknoloji Derneği (AKATED), Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın himayesinde, Türkiye’de maliyeti yıllık 5 milyar lirayı bulan, su kayıp ve kaçaklarının önlenmesi için 28 – 29 Eylül’de İstanbul’da Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu düzenledi. MBB Başkan Vekili ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı yaptığı açılış konuşmasında “Hava, su ve gıda… Biz yerel yöneticiler bu üç şeyi, ‘yaşanılabilir çevre ve şehir’ kavramı altında topluyor ve yönetim hedeflerimizin en başına koyuyoruz” dedi. MBB Genel Sekreteri M. Cemil Arslan’ın başkanlığını üstlendiği oturumda ise “Gelecek Su İçin Neler Getirecek?” konusunu mercek altına alındı.
Forumda ülkemizde, barajdan çıkıp daha musluğa ulaşmadan kaybolan 2 milyar metreküp suyun geri kazanılması için atılması gereken adımlar ve önlemler tartışıldı. AKATED Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Torun, açılışta etkinliğin önemine dikkat çekti: “Cadde ve sokaklarımızı kazmadan, gürültü ve görüntü kirliliğine mahal vermeden, hem daha hızlı hem daha ekonomik şekilde altyapı çalışmalarına imkân veren kazısız teknolojiler tüm dünyada kullanılmaktadır. Temennimiz odur ki kazısız teknolojiler, bu etkinliğin de sağlayacağı katkılarla ülkemizde hak ettiği yere gelecektir.”
MBB Başkan Vekili Lokman Çağırıcı, açılış konuşmasında “Bilgi, tecrübe ve teknoloji paylaşımının yapıldığı bu tür organizasyonları önemsiyorum. Hiçbir şehrimizin mevcut su kayıp ve kaçak oranları sürdürülebilir değildir. O yüzden bu forumda konuşulacak olan konular; yapılacak altyapı yatırımlarının daha kaliteli, daha uzun vadeli ve sürdürülebilir bir sistem olmasına katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. Dünyada yaşanan teknolojik dönüşümün farkında olarak, hizmet sunumunun bu sürece adapte edilerek ülke çapında model uygulamalara da imza atılması gerektiğini vurguladı.
“PLANLAMALAR TAMAM, YATIRIMA İHTİYAÇ VAR”
Çağırıcı’nın ardından Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın AB ile uyum sağlamak doğrultusunda tüm planlamaların yapıldığına ve artık yatırıma başlamak gerektiğinin altını çizdi: “Tatlı su kaynağı bulmak her zaman kolay değil. Zaman zaman denizden su temin etmek gerekiyor. Bu da teknolojik olarak mümkün ama ekonomik boyutu yüksek olan bir mesele. Ayrıca kullanılan suların sonrasında insan sağlığını tehdit etmemesi için uygun bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Ergene Havzası buna iyi bir örnek. Bu havzada 2037 adet fabrika var. Bu üretim yapan sanayi tesislerinin ortaya çıkardığı atıkların bertaraf edilmesi için organize sanayi bölgeleri, ileri arıtma tesisleri kuruldu. Derin deniz deşarjı ile tuzluluğun ve gri rengin giderilmesi için ileri arıtma teknolojisi gerekiyor. Bu da Ergene Havzası için 1 milyar dolarlık bir yatırım demek. Bu Türkiye’de 25 havzadan sadece biri için gereken yatırım. Toplamda Türkiye’de 64 milyar Euro’luk bir yatırıma ihtiyaç var.”
“SUYU ADALET VE MERHAMET EKSENİNDE YÖNETMEK ŞART”
MBB Genel Sekreteri M. Cemil Arslan’ın başkanlığını üstlendiği oturumda ise SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, DESKİ Genel Müdürü Doç. Dr. Mahmud Güngör ve Su Ekonomisi ve Verimliliği Şube Müdürü Bahar Sel, “Gelecek Su İçin Neler Getirecek?” sorusuna yanıt aradılar. Sel, “Türkiye’de kaynaktan aldığımız suyun neredeyse yarısını daha hiç kullanmadan kaybediyoruz. Yeni su kaynakları bulmak, kaynaktan alınan suyun içilebilir su kalitesinde arıtılmasını sağlamak ve tüketicinin hizmetine sunmak meşakkatli ve maliyetli bir iştir. Yeni su kaynağı arayışına başlamadan önce mevcut şebekedeki su kayıplarının azaltılması önem arz etmektedir. Gelişmiş ülkelerde su kaybı oranı yüzde 8 ila 24 arasında değişirken Türkiye, yüzde 43’lük bir oranla gelişmekte olan ülkeler skalasında bile dip noktadadır” diyerek Türkiye’deki mevcut durumu masaya yatırdı.
SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş ise su merhamet ve adalet ekseninde yönetilmeli diyerek dünyada su probleminden ziyade suyun yönetimi problemi olduğuna vurgu yaptı. “Su yönetimi ileride kaotik bir boyut kazanacak. Su hukuku ulusal ve uluslararası alanda daha önemli hale gelecek. Su yönetiminde bilgi teknolojileri ağırlık kazanacak. Su ayak izi üretim maliyet analizlerinde dikkate alınır olacak. Su sorununun küresel boyutu artıyor; bu nedenle yönetim sistemleri ve bakış açıları küresel ve disiplinler arası bir boyut kazanmalı” şeklinde konuştu. Keleş, suya olan arzın sabit olduğuna ve su talebinde agresif bir artış söz konusu olduğuna dikkat çekti: “20. Yüzyılın ilk 80 yılında dünyada kişi başına düşen su kullanımı yüzde 200 arttı. Bu artışın karşılanması için temiz su kaynaklarının kullanımı yüzde 566 arttı.” İlgili kurumlar ve paydaşlar arasındaki eşgüdümün çok önemli olduğunu keza Marmara Belediyeler Birliği gibi kuruluşların bu konudaki çabalarının değerli olduğunu belirten Dr. Keleş devam ile “ İmar ve şehircilik politikaları su kaynakları dikkate alınarak belirlenmelidir. Su insanlığın ortak malıdır. Dünyada sudan taraf olanlar ve olmayanlar diye bir ayırım yapabiliriz” dedi.
YEREL YÖNETİMLER GELECEK İÇİN NE YAPMALI?
DESKİ Genel Müdürü Doç. Dr. Mahmud Güngör, Türkiye’nin su potansiyelinden bahsetti: “Türkiye’de 2013 yılında sulama için 34 milyar m3 içme kullanımı için 7 milyar m3 ve sanayi için 5 milyar m3 su kullanılmıştır. Toplamda 46 milyar olan su tüketimi Türkiye’nin toplam su potansiyelinin yüzde 41’ine karşılık gelmektedir.” Güngör, yerel yönetimlerin bu tablo karşısında modern tarım yöntemleri ile sulama yapılmasını sağlamak, şebekeye verilen suyun miktarı ile tahakkuk ettirilen su miktarını karşılaştırarak şebekedeki fiziksel kayıpları belirlemek gibi görevlerinin olduğunu belirtti. “Su mülki sınırlarla yönetilmeli ve Su Kanunu çıkarılarak bu mesele ülke genelinde planlanmalı” diyerek sözlerini noktaladı.